Gezi olaylarında bir direniş öyküsü
Kendi evladının gözünü çıkarıp yiyen canavarı bir mitolojik hikayede, kendi canı tehlikede olduğu halde başkasına yardım eden birini romantik dönem halk hikayesinde görebileceğimizi sanırız. Oysa ki hepsi günümüzde, kendi şehrimizde sokağımızda Gezi Direnişi’nde yaşandı. Şiddet kendisini en çok gündeliğin rutininde hisetirir, bir ekmek kokusunun gerçekliğinde, “Vurmayın, öldüm” sesinin ekosunda.
Toplumun belleği dehşetin oturma odasına dönüşürken unutmaya çalışır insan. “Unutmak”, bu dünyadan olma ve dünyadan kopmanın bıçak sırtıdır, sırattır. Oyun, bu “unutma” haline karşı çıkkmakta, “Gezi” sürecinde yaşananları hatırlatmakta… Bir çok şeye birbirlerinden çok farklı bakan ve belki de bu yüzden birbirlerinden nefret eden sıradan insanların bir barın belki de kayıp bir katında “bir olma” hikayelerini görüyoruz.
Ali Cüneyd Kılcıoğlu
Yazan: İlker Köklük
Yöneten: Cengiz Bozkurt
Reji Asistanı: Derya Deniz Taş – Dekor Tasarımı: Önder Kanbir – Işık Tasarımı: Barkın Buluş – Ses Tasarımı: Emre Karadereli – Oyuncular: Barmen: Özgür Akbaba – Adam: İlker Köklük